Your browser doesn't support javascript.
Show: 20 | 50 | 100
Results 1 - 7 de 7
Filter
1.
J Intensive Care Med ; 37(10): 1353-1362, 2022 Oct.
Article in English | MEDLINE | ID: covidwho-1861904

ABSTRACT

BACKGROUND: Critically ill COVID-19 patients are prone to bloodstream infections (BSIs). AIM: To evaluate the incidence, risk factors, and prognosis of BSIs developing in COVID-19 patients in the intensive care unit (ICU). METHODS: Patients staying at least 48 h in ICU from 22 March 2020 to 25 May 2021 were included. Demographic, clinical, and laboratory data were analyzed. RESULTS: The median age of the sample (n = 470) was 66 years (IQR 56.0-76.0), and 64% were male. The three most common comorbidities were hypertension (49.8%), diabetes mellitus (32.8%), and coronary artery disease (25.7%). Further, 252 BSI episodes developed in 179 patients, and the BSI incidence rate was 50.2 (95% CI 44.3-56.7) per 1000 patient-days. The source of BSI is central venous catheter in 42.5% and lower respiratory tract in 38.9% of the episodes. Acinetobacter baumannii (40%) and carbapenem-resistant Klebsiella pneumoniae (21%) were the most common pathogens. CRP levels were lower in patients receiving tocilizumab. Multivariable analysis revealed that continuous renal replacement therapy, extracorporeal membrane oxygenation, and treatment with a combination of methylprednisolone and tocilizumab were independent risk factors for BSI. The estimated cumulative risk of developing first BSI episode was 50% after 6 days and 100% after 25 days. Of the 179 patients, 149 (83.2%) died, and a statistically significant difference (p < 0.001) was found in the survival distribution in favor of the group without BSI. CONCLUSION: BSI is a common complication in COVID-19 patients followed in the ICU, and it can lead to mortality. Failure in infection control measures, intensive immunosuppressive treatments, and invasive interventions are among the main factors leading to BSIs.


Subject(s)
Bacteremia , COVID-19 , Cross Infection , Sepsis , Aged , Bacteremia/epidemiology , Bacteremia/etiology , COVID-19/complications , COVID-19/epidemiology , Critical Care , Female , Humans , Incidence , Intensive Care Units , Male , Middle Aged , Prognosis , Retrospective Studies , Risk Factors
2.
Turkish Journal of Intensive Care ; 20:85-86, 2022.
Article in Turkish | Academic Search Complete | ID: covidwho-1756115

ABSTRACT

Amaç: COVID-19 ağır pnömoni ve ARDS ile seyredebilmektedir. Tedavide interlökin-6 reseptör antikorları ve steroid kullanılmakla beraber etkinlikleri tartışmalıdır. ARDS nedeniyle yoğun bakımda takip edilen hastalarda tosilizumab tedavisinin mortalite üzerine etkisini araştırdık. Gereç ve Yöntem: Tek merkezli, retrospektif çalışmada Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yoğun Bakım Ünitesi'ne ciddi COVID-19 tanısı ile kabul edilen ve 48 saatten daha uzun süreli yatışı olan erişkin hastalar dahil edildi. Hastalar tosilizumab sonrası 7 gün takip edildi.Standart tedaviye rağmen kötüleşen solunum yetersizliği nedeniyle mekanik ventilasyon desteği gereken ve belirgin akut faz yanıtı olan (CRP, ferritin, LDH, D-dimer) hastalara 24 saat içinde tosilizumab 2x400 mg uygulandı. Tosilizumab alan hastalar (tosilizumab grubu), standart tedavi alanlarla (kontrol grubu) karşılaştırıldı. Íki grup arasındaki demografik ve klinik farkları en aza indirmek için 1:1 oranında propensity skoru eşleştirmeli çok değişkenli bir Cox modeli uygulandı. Birincil sonlanım noktası mortalite, ikinci sonlanım noktaları mekanik ventilasyon gereksinimi ve laboratuvar testlerindeki değişimler olarak belirlendi. Hastalar sekonder enfeksiyon açısından da incelenmiştir. Bulgular: Mart-Mayıs 2020 arası yoğun bakıma kabul edilen 160 hastanın 56’sına (%35) tosilizumab verildi. Hastalarla ilgili özellikler Tablo 1’de özetlenmiştir. Tosilizumab alan ve almayan hastalar arasındaki demografik ve klinik farkları en aza indirmek için yaş, cinsiyet, APACHE II ve kronik hastalıklar değişken olarak alındı ve propensity skoru eşleştirmesi kullanılarak kontrol grubu belirlendi. Tosilizumab alan grupta 22 hasta (%39,3), kontrol grubunda 28 hasta (%50) öldü (p=0,25) (Tablo 2). Tosilizumab grubunda giriş P/F değeri anlamlı olarak daha düşüktü (p=0,019). Her iki grupta invazif mekanik ventilasyon gereksinimi benzerdi. Tosilizumab alan hastaların LDH değerleri çalışma süresi boyunca daha yüksek (Şekil 1) iken tosilizumab uygulama sonrası CRP ve fibrinojen anlamlı şekilde düştü (p<0,001). Sekonder enfeksiyon oranları her iki grupta benzerdi (%45 vs %45 p>0,05). Sonuç: Yoğun bakımda yatan ağır COVID-19 hastalarında tosilizumab kullanımı mortalite oranını ve invazif mekanik ventilasyon gereksinimini azaltmamıştır. Tosilizumab ile sekonder enfeksiyon sıklığında artış görülmedi. (Turkish) [ FROM AUTHOR] Copyright of Turkish Journal of Intensive Care is the property of Galenos Yayinevi Tic. LTD. STI and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full . (Copyright applies to all s.)

3.
Turkish Journal of Intensive Care ; 20:40-40, 2022.
Article in Turkish | Academic Search Complete | ID: covidwho-1755651

ABSTRACT

Amaç: Yoğun bakımda koronavirüs hastalığı-19 (COVID-19) ARDS (CARDS) nedeniyle takip ve tedavi edilen hastalarda yüksek ferritin düzeyleri ile mortalite ve prognoz arasındaki ilişkiyi değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Yoğun bakım ünitemizde CARDS nedeniyle izlenen ağır hipoksemik solunum yetmezlikli, invaziv mekanik ventilatör desteğindeki 150 hasta çalışmaya dahil edildi. Yoğun bakımda ölen ve yoğun bakımdan taburculuğu sağlanan hastaların 1. gün, 3. gün ve 7. gündeki ferritin değerleri ile yoğun bakım mortaliteleri karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 150 hastadan yaşayan (n=40) ve ölen (n=110) hastaların 1. (752 vs 687,5), 3. (635 vs 674) ve 7. (684 vs 676,24) gün ferritin değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. Hastaların yoğun bakım mortlitesi %73,3 idi. Sonuç: Ferritin, vücuttaki demir depolarının iyi bir göstergesi olmakla birlikte enflamatuvar süreçlerde makrofajlar tarafından salgılanarak düzeyinin yükseldiği bilinmektedir. Makrofaj aktivasyon sendromu, Erişkin Still hastalığı gibi bir çok enflamatuvar hastalıkta hiperferritinemi ön plandadır. COVID-19 enfeksiyonu seyirinde de ferritin düzeyleri oldukça yükselmekte ve yüksek ferritin düzeylerinin enflamatuvar sürecin iyi bir göstergesi olduğu düşünülmektedir. COVID-19 enfeksiyonu ile ilgili henüz bilinmeyen pek çok faktör mevcut olsa da hastalığın prognozunu ön görmek yakın takip edilmesi gereken ve yoğun bakım yatış gereksinimi olan olguların değerlendirilmesi açısından yol gösterici olacaktır. Çalışmamızda yüksek ferritin düzeyleri CARDS olgularında kötü prognostik gösterge ve yüksek mortalite oranları ile ilişkili bulundu. (Turkish) [ FROM AUTHOR] Copyright of Turkish Journal of Intensive Care is the property of Galenos Yayinevi Tic. LTD. STI and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full . (Copyright applies to all s.)

4.
Turkish Journal of Intensive Care ; 20:20-20, 2022.
Article in Turkish | Academic Search Complete | ID: covidwho-1755650

ABSTRACT

Amaç: Yoğun bakımda Koronavirüs hastalığı-2019 (COVID-19 ) enfeksiyonu nedeniyle takip ve tedavi edilen hastalarda intravenöz (IV) vitamin C tedavisinin SOFA skoru, C-reaktif protein (CRP ) ve mortalite üzerine etkisini değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Yoğun Bakım Ünitemizde COVID-19 enfeksiyonu nedeniyle gelişen hipoksemik solunum yetmezliğiyle tedavi edilen hastaların verileri retrospektif olarak incelenmiştir. Çalışmaya 150 hasta dahil edildi. Hastalar C vitamini almayan grup (grup 1, n: 50) ve IV vitamin C tedavisi uygulananlar da IV 6 gr vitamin C tedavisi alanlar (grup 2, n: 50): ve IV 15 gr vitamin C tedavisi alanlar (grup 3, n: 50) şeklinde gruplandırıldı. Tedavinin 1. günü, 3. günü ve 7. günündeki SOFA skorları, enflamasyon biyobelirteci olan CRP düzeyleri ve gruplar arası mortalite oranları incelendi. Bulgular: Grup 1’deki hastaların tedavinin 1. ve 7. günündeki SOFA skorları (7,1 vs 4,7) ve CRP (118,2 vs 92,9) değerleri arasında istatistiksel anlamlı fark saptandı (p<0,05). Grup 2 ’deki hastaların 1., 3. ve 7. gün SOFA skorları arasında anlamlı fark saptanmadı, ancak 1. ve 7. gün CRP (183,6 vs 89,2) değerlerinde istatistiksel anlamlı fark saptandı (p<0,05). Grup 3’ teki hastaların ise tedavinin 1., 3. ve 7. günlerindeki SOFA skorları ve CRP değerleri arasında istatistiksel anlamlı farklılık saptanmadı. Gruplar arası yoğun bakım mortaliteleri arasında anlamlı fark saptanmadı (%62,5 v s %60,95 vs %69,2) (Tablo 1).. Sonuç: COVID-19 enfeksiyonuna yönelik halen etkin bir antiviral ajan bulunamamıştır. Bu nedenle enfeksiyon esnasında gelişen enflamasyon ve sitokin fırtınası sistemik steroid tedavisi, antisitokin tedaviler ve destekleyici antioksidan etkinliği bilinen ajanlarla kontrol altına alınmaya çalışılmaktadır . Vitamin C reaktif oksijen ürünleri üzerinde etkili güçlü bir antioksidandır ancak, farmakolojik yüksek dozlarda demir ve bakır gibi geçiş metallerinin varlığında pro-oksidan etki göstermektedir. Çalışmamızda 15 gr çok yüksek doz vitamin C tedavisinin organ fonksiyonları üzerine olumlu bir etkisinin olmadığı ancak 6 gr vitamin C tedavisinin CRP düzeylerini anlamlı düşürdüğü ve enflamasyonu azalttığı gözlemlenmiştir. Gruplar arası mortalitede fark olmaması COVID-19 enfeksiyonu esnasında ortaya çıkan enflamasyonu mevcut tedavilerle kontrol altına alınmasının güç olduğunu ve yeni tedavi modalitelerinin geliştirilmesi gerektiğini düşündürmektedir. (Turkish) [ FROM AUTHOR] Copyright of Turkish Journal of Intensive Care is the property of Galenos Yayinevi Tic. LTD. STI and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full . (Copyright applies to all s.)

5.
Turkish Journal of Intensive Care ; 20:115-115, 2022.
Article in English | Academic Search Complete | ID: covidwho-1755557

ABSTRACT

Amaç: COVID-19 hastalarında mortaliteyi öngörecek bir belirteç gereksinimi söz konusudur. COVID-19 hastalarında sitokin fırtınası ve sekonder hemofagositik lenfositoz nedeniyle ferritin düzeyinde artış saptanmıştır. Bu çalışmada ferritin düzeyinin prognoz üzerindeki etkisini belirlemeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: COVID-19 tanısıyla yoğun bakım ünitemize yatan 150 hastanın verileri retrospektif olarak değerlendirildi. Yatıştaki ilk gün ve son gün ferritin, CRP değerleri, APACHE II skorları ve yoğun bakım yatış günü kaydedildi. Bulgular: Yaşayan ve ölen hastaların verileri karşılaştırmalı olarak değerlendirildi. Yüz elli hastanın %26,2’si yaşayan, geri kalan %73,4’ü ölen hastalardı. APACHE II skoru ölenlerde 23,0+11,04, yaşayanlarda 17,50±12,02 idi. Ferritinin YB yatışındaki değeri ölenlerde 870,85±787,75, yaşayanlarda 640,27±779,42 idi (p<0,05). Son gün ferritin değerleri ölenlerde 7222,95±3565,03, yaşayanlarda 393,27±192,23 idi (p<0,05). Ílk gün ile son gün arasındaki artış ölenlerde belirin olarak anlamlı idi (p<0,05). CRP değerleri ilk gün ölenlerde 139,99±84,71, yaşayanlarda 115,12±90.09, son gün ölenlerde 155,07±25,20, yaşayanlarda 112,95±19,07 idi (p<0,05). Hastaların ortalama yatış süreleri ölenlerde 17,50±12,02 gün, yaşayanlarda 26,75±18,87 gün (p<0,05) idi. Sonuç: Ferritin demir içeren bir protein olup serum düzeyleri normal demir düzeyini gösterir ve demir ekslikliği tanısında yardımcıdır. Dolaşan demir düzeylerindeki artış viral enfeksiyonlar ve viral replikasyonun göstergesi olabilir. Ferritin düzeyinde artış enfeksiyona bağlı aşırı enflamasyon sonucudur ve yoğun bakımdaki yüksektir. Ferritin düzeylerindeki artış COVID-19’da kötüleşme ile beraberdir. Çalışmamızda, ölen hastalarda son gün ferritin değerlerinde başlangıç değerlerine göre çok anlamlı bir artış gözlendi. Bu atış CRP değerlerinde de görülmekle birlikte artış düzeyi ferritinde çok daha çarpıcı idi. Hızla kötüleşmelerine bağlı olarak hastaların yoğun bakım yatış süreleri ölenlerde daha kısa idi. Sonuç olarak, ferritin düzeyi ile hastalık ciddiyeti, mortalite arasında bir ilişki vardır. Enflamasyonun aktif olduğu kritik hastalarda prognozu belirmede ferritin düzeyinin ve artış eğilimin önemli bir belirteç ve gösterge olacağı inancındayız. (Turkish) [ FROM AUTHOR] Copyright of Turkish Journal of Intensive Care is the property of Galenos Yayinevi Tic. LTD. STI and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full . (Copyright applies to all s.)

6.
Turkish Journal of Intensive Care ; 20:217-217, 2022.
Article in Turkish | Academic Search Complete | ID: covidwho-1755556

ABSTRACT

Amaç: COVID-19’da sekonder enfeksiyonlara bağlı yoğun bakım yatışları ve ölümler meydana gelmektedir. Bu olgumuzda COVID-19 enfeksiyonu nedeniyle yoğun bakımda yatmakta olan hastamızda hayatını kaybetmesine sebep olan Legionella enfeksiyonundan bahsetmek istedik. Olgu: Bilinen hipertansiyon ve hipotiroidi hastalıkları olan 54 yaşında kadın hasta COVID-19 enfeksiyonunun 10. gününde nefes darlığı ve halsizlik şikayetleri ile başvurduğu acil servisten COVID-19 servisine yatırıldı. Servise yatışında solunum sayısı (SS) 24/dak, nazal kanül 6 Lt/ dk O2 desteği altında SpO2 : %93, lökosit: 5.580/mm³, lenfosit: 0,51/mm3, ferritin: 525 ng/mL, CRP: 145 mg/L, prokalsitonin: 0,415 ng/mL idi. Yatışının 9. gününde takipne (SS: 36/dak), solunum sıkıntısının artması ve SpO2 ’de düşme (%70) olması nedeniyle entübe edilip yoğun bakıma alındı. Mekanik ventilasyon tedavisine başlanan hastada FiO2 : %100, SpO2 : %77, KAH: 128/dk, KB: 84/58 mmHg. AKG’de pH: 6,89, pCO2 : 98,8, lac: 11, BE: -14, HCO3 : 11, pO2 : 126, lökosit: 28.900/mm³, lenfosit: 0,34/mm³, ferritin: 3.038 ng/mL, CRP: 277 mg/L, prokalsitonin: 17,9 ng/mL idi. Sıvı resüsitasyonu uygulandı ve vazopressör (nordarenalin) tedavisi başlandı. Hastanın kültürleri (kan, idrar, endotrakel aspirat) alındı. Ampirik olarak başlanan meropenem ve levofloksasin tedavisine kaspafungin ve linezolid eklendi. Hipotansiyonun derinleşmesi üzerine vazopressör ve inotrop destekleri artırıldı. Derin metabolik asidoz ve oligüri nedeniyle sürekli renal replasman tedavisine başlandı. Yoğun bakım yatışının 4. gününde lökosit: 7.590/mm³, lenfosit: 0,87/mm³, ferritin: 5.7226 mL/ ng, CRP 143 mg/L, prokalsitonin: 44,1 ng/mL. AKG’de pH: 7,14, pCO2 : 48, laktat: 4,77, BE: -13, HCO3 : 12, pO2 : 63,5. Tüm destek tedavilere rağmen hemodinamik instabil seyreden hasta 4. günde eksitus oldu. Hastanın alınan kültürlerinde sadece idrarda Legionella antijeni pozitif bulundu, başka bir üreme olmadı. Sonuç: Legionella pneumophila ağır derecede akut solunum yetersizliğine yol açabilir. Pandemi sırasında aerosolize suya maruz kalınan ortamlarda Legionella riski maruziyeti riskinin arttığı gösterilmiştir. Bu olguda da hastanın serviste yattığı süreçte oksijen tedavisi sırasında bu maruziyetin söz konusu olabileceğini serviste 3 hastada daha Legionella enfeksiyonu görülmesi destekleyebilir. Hastalığın ağırlaşmasıyla birlikte enflamatuvar belirteçlerde (ferritin, prokalsitonin) 10 kata kadar artış görülmüştür. COVID-19 enfeksiyonunda sekonder bakteriyel enfeksiyonlar daha ağır seyredebilir ve ölümcül olabilir. Uygun tanı ve erken antibiyotik tedavisi ile bu olası hastalık nedenleri kontrol altına alınabilir. (Turkish) [ FROM AUTHOR] Copyright of Turkish Journal of Intensive Care is the property of Galenos Yayinevi Tic. LTD. STI and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full . (Copyright applies to all s.)

7.
Turkish Journal of Intensive Care ; 20:160-160, 2022.
Article in Turkish | Academic Search Complete | ID: covidwho-1755555

ABSTRACT

Amaç: COVID-19 enfeksiyonun tüm dünyadaki yıkıcı etkisinin ardından çare olarak aşı geliştirilmiş ve ülkeler seçtikleri aşı ile kitleler halinde aşılamaya başlamışlardır. Ülkemizde öncelikli risk grubu olan sağlıkçılar ile aşılamanın başladığı günde görülen bir anafilaksi olgusundan söz edeceğiz. Olgu: Hastanemizde hemşire olarak görev yapmakta olup 51 yaşında kadın hastaya sağlık çalışanlarına aşılamanın başladığı ilk saatlerde Sinovac (Beijing, Çin) aşısı yapıldıktan 10 dakika sonra genel durumunda bozulma, fenalık hissi, göğüs ağrısı, solunum sıkıntısı şikayetlerinin görülmüştür. Derhal olay yerine ulaşan yoğun bakım ekibi oksijen tedavisini başlattı, stridoru olan hastaya 0,5 mg adrenalin (im), ek olarak feniramin (ÍV) ve prednisolon 60 mg (ÍV) yapıldı. Şuuru somnolan olan hasta yoğun bakım ünitesine (YBÜ) alındı. Çekilen kraniyal tomografisinde bir özellik saptanmadı. Kalp atım hızı 100/dak, kan basıncı 110/60 mmHg olarak bulundu. Troponin ve Pro BNP değerleri yükselen hastanın EKO’sunda EF %40-50, sağ kalp boşlukları normal olarak saptandı. Çekilen PA akciğer grafisinde bilateral bazallerde opasite görüldü. Ertesi günkü toraks BT’de bilateral effüzyon görüldü ve negatif balans planlanarak furosemid tedavisi uygulandı. Hastanın hemodinamik verileri yoğun bakım yatışı boyunca stabil seyretti ve takiplerinde troponin değerlerinde artış görülmedi. Yapılan kan tetkiklerinde bazal triptazı 9,27, reaksiyon sonrası 11,1 bulunmuş olup, bu değerler cut-off değerlerin altında olsa bile klinik verilerin olması ve atopik yapısı nedeniyle anafilaksi dışlanamamıştır. Bilinen çeşitli allerjileri (kontrast madde, metoklopramid, omeprazol) olmasına karşın hastamız bunlardan söz etmeyi ihmal etmiştir. Yaşamsal verilerinin stabil seyretmesi üzerine dört dün sonra YBÜ’den servise çıkarıldı. Sonuç: COVID-19 aşısına bağlı olarak lokal sıcaklık artışı, kızarıklık ve ağrı belirtilmiş olmakla birlikte daha ciddi yan etkilerin nadirdir. Sinovac aşısına bağlı benzer etkilerin görüldüğü herhangi başka bir olgu literatürde yer almamakta olup, sadece mRNA aşısına bağlı olarak yan etkiler görülen olgulardan söz edilmektedir. Sonuç olarak, COVID-19 aşının uygulanması sırasında ve sonrasında beklenmedik sonuçların ortaya çıkabileceği akılda tutulmalı, özellikle atopik yapıda olanlarda ciddi reaksiyonlara karşı tüm acil önlemler alınmalıdır. (Turkish) [ FROM AUTHOR] Copyright of Turkish Journal of Intensive Care is the property of Galenos Yayinevi Tic. LTD. STI and its content may not be copied or emailed to multiple sites or posted to a listserv without the copyright holder's express written permission. However, users may print, download, or email articles for individual use. This may be abridged. No warranty is given about the accuracy of the copy. Users should refer to the original published version of the material for the full . (Copyright applies to all s.)

SELECTION OF CITATIONS
SEARCH DETAIL